TSUNAMİ BİLGİ NOTU

AMAÇ

Bu bilgi notu Türkiye ve çevresinde tsunami tehlikesi, KRDAE-BDTİM tsunami erken uyarı sistemi ve ülkemizde KRDAE tarafından gerçekleştirilen çeşitli tsunami risk azaltımı çalışmalarına ilişkin özet bilgiler sunmaktadır.


KRDAE Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM), UNESCO- Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu - Kuzey-Doğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantılı Denizler Tsunami Erken Uyarı ve Zararlarını Azaltma Sistemi Hükümetlerarası Koordinasyon Grubu (ICG/NEAMTWS) çatısı altında Ulusal Tsunami Uyarı Merkezi olarak görev yapmakta ve 2012 yılından beri sorumluluk alanları Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz’i kapsayacak şekilde ülkemiz ve çevresinde meydana gelen tüm depremleri ve denizlerde meydana gelebilecek deniz seviyesi değişimlerini gözlemleyerek ilgili ulusal kurum ve kuruluşlara Deprem Bilgi Mesajı ve Tsunami Erken Uyarısı yayımlamaktadır. ICG/NEAMTWS, 26-28 Eylül 2016 tarihleri arasında Bükreş-Romanya’da gerçekleştirilen 13. oturumunda KRDAE-BDTİM’in benzer başvuruda bulunan diğer merkezlerle (CENALT-Fransa, INGV-CAT-İtalya, NOA-Yunanistan) birlikte Tsunami Hizmet Sağlayıcısı statüsüne geçmesine karar vermiş; ilgili akreditasyon sertifikası, Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’nun (IOC) Paris-Fransa’da düzenlenen 29. Oturumu sırasında 27 Haziran 2017 günü düzenlenen törenle KRDAE Müdürlüğüne teslim edilerek akreditasyon resmiyet kazanmıştır.


  1. TÜRKİYE VE ÇEVRESİNDE TSUNAMİ TEHLİKESİ


    Yapılan araştırmalar yaklaşık olarak 8300 km’den fazla kıyı şeridine sahip ülkemizde son 3000 yıl içinde 90’dan fazla tsunami meydana geldiğini göstermektedir. Bunlar başta Marmara Denizi olmak üzere ülkemizi çevreleyen tüm denizlerde gözlemlenmiştir. Tarihsel veri anlamında en fazla bilgimiz olan tsunami afetleri, 1509 ve 1894 tarihli İstanbul, 1598 tarihli Amasya, 1963 tarihli Doğu Marmara, 1939 Erzincan, 1968 Bartın depremleri sonucu meydana gelmiştir. Bunun dışında Doğu Akdeniz’de 365 ve 1303 yıllarında meydana gelen büyük depremler de tsunamiye yol açmıştır. Aynı zamanda İÖ 16. yy’da gerçekleştiği kabul edilen Santorini volkanının patlaması sonucu oluşan kaldera çökmesi tsunamiye yol açmış, oluşan dalgalar tüm Doğu Akdeniz’de etkisini hissettirmiştir.


    KARADENİZ


    1598 tarihli Amasya depreminin şiddeti 8, tsunami yüksekliği 1m olarak tahmin edilmektedir. Tarihsel araştırmalar su baskının kıyıdan 1 km içeride bir alana kadar etkili olduğunu göstermektedir. 1939 Erzincan depreminde Fatsa, Ünye ve Giresun’da 20-100 metre seviyelerinde deniz çekilmeleri gözlemlenmiş olup, depremin tetiklemiş olduğu heyelan sonrasında oluşan tsunami dalgaları Karadeniz’in kuzey kıyılarında Sovyetler Birliği’ne ait deniz seviyesi ölçüm cihazları tarafından kaydedilmiştir. Tarihsel araştırmalar 1968 Bartın depreminin yol açtığı tsunaminin 15 dakika arayla 100 metre ve 60 metrelik su baskınına neden olduğunu ve bölgesel olarak tsunami yüksekliğinin 3m olduğunu göstermektedir.


    MARMARA


    Yaklaşık 8 büyüklüğündeki 1509 İstanbul depremi Bolu’dan Edirne’ye kadar hissedilmiş ve hasara yol açmıştır. Yaklaşık 6 m olduğu düşünülen tsunami dalgaları Yenikapı’da surları aşmıştır. 10 Temmuz 1894 tarihli İstanbul depremi sadece Anadolu’da değil, Bükreş ve Girit’te bile hissedilmiştir. Deniz seviyesi önce alçalmış, daha sonra kuvvetli dalgalar İstanbul kıyılarını vurmuştur. 18 Eylül 1963 tarihli Doğu Marmara depremi

    (Ms=6.3) sonrasında Mudanya kıyılarında tsunami izleri gözlemlenmiştir (deniz kabukları vb.). 17 Ağustos 1999 İzmit Depreminin de depremin tetiklemiş olduğu bir heyelan neticesinde tsunami oluşturduğunu yapılan araştırmalar göstermiştir. Tütünçiftlik ve Hereke dolaylarında 2.6 m, Değirmendere’de de 2.9 metreye varan tsunami bilgileri edinilmiştir. Marmara Denizi için gerçekleştirilen çeşitli modelleme çalışmaları ilk tsunami dalgasının deprem oluş zamanından sonra 10 dakika içinde, en yüksek tsunami dalgasının da yaklaşık 60-90 dakika arasında kıyılara varacağını göstermektedir. Yine aynı çalışmalar doğrultusunda özellikle Adalar başta olmak üzere Doğu Marmara’nın daha yüksek tsunamiye maruz kalacağını göstermektedir.


    EGE DENİZİ


    MÖ 16. yy’da gerçekleştiği kabul edilen Ege Denizi’nde Santorini volkanının patlaması nedeni ile oluşan kaldera çökmesi tsunamiye yol açmış, oluşan dalgalar tüm Doğu Akdeniz’de etkisini hissettirmiştir. Ege denizinin depremsellik bakımından en aktif kısmı İzmir Körfezi, Karaburun yarımadası ve Sakız adasıdır. MÖ 496 ve MS 1949 yılları arasında 20 adet orta ölçekte deprem meydana gelmiş, bunlardan 1389, 1856, 1866, 1881 ve 1949 tarihli olanlar tsunami oluşturmuşlardır. 1956 yılında Güney Ege’de meydana gelen Amorgos depreminde Kilimli (Kalimnos) adasında 2.5m yüksekliğinde dalga ve 1.5 km derinliğinde su baskın alanı ve Ünye (İos), İncirli (Nisyros), Batnaz (Patnos), Papazlık (Tilos) ve Lipsi (Lipsos) adalarında ciddi maddi hasar gözlemlenmiştir. Tsunami dalgası Fethiye’de 1m’ye ulaşmış, su baskın derinliği 250m olarak gözlemlenmiştir.


    21 Temmuz 2017 tarihinde Gökova Körfezi-Akdeniz’de yerel saat ile 01:31’de aletsel büyüklüğü Mw=6.6, odak derinliği yaklaşık 6km olan şiddetli deprem Muğla ili ve ilçeleri basta olmak üzere tüm Güney Batı Ege’de hissedilmiş̧ ve Bodrum kıyılarında tsunamiye neden olmuştur. Deprem sonrasında Bodrum kıyılarında 30-40 cm dalga yüksekliği gözlenmiş, oluşan tsunami nedeni ile kısmi su baskınları meydana gelmiş, Gümbet’te araçlar sürüklenmiş ve yapılan saha çalışmalarında tsunami tırmanma yüksekliğinin 1.9m’ye kadar çıktığı belirlenmiştir.


    image image image

    21 Temmuz 2017 Bodrum depreminde meydana gelen tsunaminin etkisine dair görseller.


    30 Ekim 2020 tarihinde Ege Denizi’nde Sisam adasının kuzeyi ile Doğanbey-İzmir açıkları arasında (37.9020 Kuzey, 26.7942 Doğu) yerel saat ile 14:51’de büyüklüğü Mw=6.9 olan deprem özellikle Seferihisar ilçesi Sığacık ve Akarca bölgeleri ile Urla ilçesi Zeytineli bölgelerinde etkili olan bir tsunami meydana getirmiştir. Meydana gelen tsunami, Ege kıyılarının kuzeybatısında Çeşme-Alaçatı’dan başlayarak, güneydoğu tarafında Gümüldür’e kadar uzanan bir alanda etkili olmuştur. Sığacık'ta tsunami nedeni ile 1 kişi hayatını kaybetmiş; bölgede çok sayıda konut, iş yeri ve araç zarar görürken, balıkçı barınakları ve marinalarda pek çok tekne sürüklenmiş, batmış, karaya oturmuş ve kıyı yapıları da hasar görmüştür. Tsunaminin en çok etkili olduğu ve hasar yarattığı bölgeler Sığacık Körfezi ve Akarca Mevkii olmuştur. Prof. Dr. Ahmet Cevdet Yalçıner (ODTÜ) önderliğinde gerçekleştirilen saha araştırmasında Akarca mevkiinde 3.82 m tsunami tırmanma yüksekliği, Sığacık Körfezi’nde ise 2.31 m tsunami baskın yüksekliği; Sığacık'ta 415 m, Teos Antik Kent bölgesinde ise 552 m su baskın (taşkın) uzanımı raporlanmıştır. Alaçatı-Azmak'ta ise dere yatağı boyunca

    ~2490 m su baskın uzanımı raporlamıştır.


    image image image image

    30 Ekim 2020 Doğu Ege (Sisam) depreminde meydana gelen tsunaminin ülkemizde Seferihisar-Sığacık bölgesinde etkilerine dair görseller.


    AKDENİZ


    21 Temmuz 365 tarihinde batı Girit’te meydana gelen deprem ve tsunami Akdeniz’i önemli ölçüde etkilemiştir. Bu depremin Akdeniz’de meydana gelen en büyük deprem olduğu düşünülmektedir. İskenderiye’de tsunami dalgasının kıyıdan oldukça içerilere ulaşmış olduğu, hatta bazı teknelerin evlerin çatılarına yerleşmiş olduğu ve yaklaşık 5000 kişinin boğulmuş olduğu tarihsel çalışmalarla ortaya koyulmaktadır. Girit’te yapılan çalışmalar tsunami yüksekliğinin 6m olduğunu ortaya koymaktadır. 1303 yılında Batı Helen Yayında (Girit’in güney doğusu) meydana gelen büyük deprem ve oluşturduğu tsunami etkisini Doğu Akdeniz’de hissettirmiş, yine İskenderiye’de binlerce kişi tsunami nedeniyle yaşamını kaybetmiştir.


    image image

    Ege’de (sol) ve Akdeniz’de (sağ) tarihte tsunami oluşturmuş depremler ve oluş zamanları (Necmioğlu, 2014).


    MODELLEME ÇALIŞMALARI


    Enstitümüzde 2014 yılında tamamlanmış olan bir doktora çalışmasında, Karadeniz, Ege ve Doğu Akdeniz için deprem kaynak parametreleri ile ilgili mümkün olduğu kadar kaynaktan yararlanarak depremlerin bölgesel olarak karakterize edilmesi sağlanmış ve ilgili deprem kaynak parametreleri tayin edilmiştir. Bu bağlamda kapsamlı bir tsunami tehlike analizi yapılabilmesi amacı ile çalışma alanında sığ (0-40 km; tüm çalışma alanı için) ve orta derinlikte (40-100 km; sadece Güney Ege ve Doğu Akdeniz için) depremler için 0.5° x 0.5° büyüklüğünde düzenli olarak tanımlanmış alancıklarda 6.5 ve literatür taraması sonucu elde edilen Mwmax büyüklükleri aralığında fay parametreleri atanmış ve SWAN-JRC tsunami modelleme yazılımı kullanılarak her bir alancıkta 0.1 Mw artırımla MOD2-TR tsunami senaryo veri tabanı üretilmiştir. Bu veri tabanında yer alan 2415 senaryonun değerlendirilmesi sonucunda; Ege ve Doğu Akdeniz’de Mw ≥ 6.5 büyüklüğünde sığ depremlerin kıyılarda 0.5m dalga yüksekliğinde tsunamiye neden olabileceği, derin depremlerde ise aynı tsunami seviyeleri için Mw ≥ 7.0 büyüklüğünde depremlerin meydana gelmesi gerektiği görülmüştür. En büyük dalga yüksekliklerinin incelenmesi sonucunda; Kuzey Ege’de 1 m’ye varan tsunamilerin görülebileceği; Karadeniz, Kıbrıs, Levanten kıyıları, Trablusgarp, Doğu Sicilya, Güney İtalya ve Batı Yunanistan’da 3 m’ye varan dalgaların oluşabileceği değerlendirmesi yapılmıştır. Girit, Güney Ege, Kuzey- Doğu Libya ve İskenderiye (Mısır) arasında kalan bölgede ise, tsunami dalga yüksekliklerinin Hw > 3 m olabileceği görülmüştür. Çalışma sonucunda genel bir değerlendirme olarak Karadeniz’de Kırım yarımadasının güneyi, Bulgaristan kıyıları ve Romanya’nın güney kıyılarında dikkate değer (1m < Hw < 3 m)

    seviyede tsunami tehlikesinden söz edilebilirken, Karadeniz’in diğer bölgelerinde tsunami tehlikesinin düşük (Hw < 1 m) olduğu vurgulanmış, Orta-Doğu Akdeniz ve Ege Denizi’nde ise Helen yayı, çevresi ve ona dik olan Güney Akdeniz-Kuzey Afrika sahillerinde tsunami tehlikesinin yüksek (Hw > 3 m) olduğu, Güney Ege, Trablusgarp, Doğu Sicilya ve Güney İtalya, Batı Yunanistan, Kıbrıs’ın batı ve güney kıyıları, Türkiye’de Kaş yarımadası ve Antalya körfezi ile Lübnan-İskenderiye (Mısır) arasındaki bölgede dikkate değer (1m < Hw < 3

    m) seviyede tsunami tehlikesinden söz edilebileceği savlanmıştır. Kuzey Ege, Tunus, İtalya’nın güney-batı

    kıyıları, batı ve kuzey Sicilya ile Mersin ile Lübnan arasında İskenderun körfezini de içine alan bölge ve Kuzey Kıbrıs sahillerinde tsunami tehlikesinin düşük (Hw < 1 m) olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Tüm bu değerlendirmeler, çalışmada dikkate alınan deprem kaynakları ile ilişkili olup, deprem tarafından tetiklenmesi olası denizaltı heyelanlarının oluşturabileceği tsunamiler bu çalışmada dikkate alınmamıştır. Ancak elde edilen sonuçlar, tarihsel veri ve kayıtları doğrulayıcı ve tamamlayıcı niteliktedir.


    image image

    Ege ve Doğu Akdeniz’de deprem kaynaklı (sol) tsunami modelleme çalışmaları uyarınca beklenebilecek tsunami yükseklikleri (Necmioğlu ve Özel, 2015).


    image image

    Ege ve Doğu Akdeniz’de deprem kaynaklı (sol) tsunami modelleme çalışmaları uyarınca kıyılarda 50 cm tsunami dalga yüksekliğine neden olabilecek eşik deprem büyüklük değerleri (Necmioğlu ve Özel, 2015).


    image image

    Karadeniz’de deprem kaynaklı (üst şekil-sol) tsunami modelleme çalışmaları uyarınca beklenebilecek tsunami yükseklikleri (sol) ve kıyılarda 50 cm tsunami dalga yüksekliğine neden olabilecek eşik deprem büyüklük değerleri (Necmioğlu ve Özel, 2015).

  2. KRDAE-BDTİM TSUNAMİ ERKEN UYARI SİSTEMİ


    Günümüz modern dünyasında, özellikle kıyı şeritlerindeki kentsel yerleşme ve liman, tersane, havaalanı, termik ve nükleer santraller başta olmak üzere endüstriyel yapılaşmaların artması, çevre denizlerimizde yaşanabilecek herhangi bir tsunaminin ülkemize olan etkileri üzerinde dikkatle durulmasını gerektirmektedir. Ülkemizi çevreleyen denizlerde, her ne kadar 11 Mart 2011 Japonya tsunamisinin neden olduğu büyüklükte bir afet beklenmese de gerek tsunami tehlikesinin ülkemiz kıyılarına etkisinin anlaşılması, gerekse olası bir tsunaminin oluşması durumunda operasyonel olarak hazırlıklı olunması ve mümkün olan en kısa sürede afet acil durum yönetimi ve sivil savunma kurumlarına erken uyarı mesajının gönderebilmesi büyük önem taşımaktadır.


    150 yılı aşan tarihi boyunca ülkemizde yerbilimleri alanında her zaman öncül rol üstlenmiş olan Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE), bu bilimsel gerçeklerin farkında olarak UNESCO- Hükümetlerarası Oşinografik Komisyonu’nun (IOC) bir alt organı olan ve 2005 yılında kurulan “Kuzey-Doğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantılı Denizler için Tsunami Erken Uyarı ve Zararları Hafifletme Sistemi Hükümetlerarası Eşgüdüm Grubu (ICG/NEAMTWS)” çalışmalarına 2005 yılından itibaren aktif olarak katılmış, bu kapsamda 7/24 hizmet veren Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme Değerlendirme Merkezi’ni (BDTİM) kurmuş, 1 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Aday Tsunami Gözlem Sağlayıcı olarak hizmet vermeye başlamış, 2016 yılında ICG/NEAMTWS tarafından Tsunami Hizmet Sağlayıcı olarak akredite olmuş ve 2017 yılında Tsunami Hizmet Sağlayıcı olarak görev yapmaya başlamıştır.


    KRDAE bünyesinde hizmet vermekte olan BDTİM, Doğu Akdeniz bölgesindeki 8000 km'den fazla kıyı şeridimiz boyunca deprem ve depremin yaratacağı tsunamilerle ilgili hızlı bilgi üreten, veri ve paylaşım kapasitesi yüksek, kıyılarımız boyunca sürekli, gerçek-zamanlı ve sağlıklı gözlem yapan ulusal ve bölgesel bir araştırma merkezidir. Sorumluluk alanı içinde 24 saat/7 gün tsunami gözlemleri yaparak, bölgede oluşan depremler ve bunların tsunami oluşturma potansiyellerini incelemekte, gerekli durumlarda ilgili acil durum müdahale ve yönetim birimleriyle iletişime geçmektedir. Bu bağlamda Harita Genel Müdürlüğü ile iş birliği içerisinde deniz seviyesi ölçüm sistemleri merkezimize entegre edilmekte, Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin sağlamış olduğu destek ile de tsunami modelleme çalışmaları yürütülmektedir. Ayrıca, ülkemizi çevreleyen coğrafyada belirlenmiş olan onaltı sismik istasyonun verilerinin Tsunami Uyarı Merkezi gereksinimlerimizi karşılamak üzere eş zamanlı olarak merkezimize aktarılmasını sağlamak amacı ile, merkezi Viyana- Avusturya’da bulunan Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Anlaşması Organizasyonu (CTBTO) ile 3 Şubat 2011 tarihinde bir anlaşma imzalanmıştır.


    Avrupa Birliği Komisyonu-Ortak Araştırma Merkezi (JRC) ile imzalanan iş birliği protokolü çerçevesinde sağlanan imkanlardan yararlanarak Enstitümüz Jeofizik Anabilim Dalında yürütülmüş bir doktora tez çalışması kapsamında ülkemizi çevreleyen tüm denizlerde olabilecek ve tsunami oluşturması olası 6.5≤Mw≤8.5 aralığındaki depremler için bir tsunami veri tabanı geliştirilmiştir. Söz konusu veri tabanı BDTİM Karar Destek Sistemi tarafından ülkemiz kıyılarında meydana gelebilecek bir depremin tsunami oluşturma potansiyelini belirlemek ve olası bir tsunami uyarısı halinde durum değerlendirmesi yapmak üzere kullanılmaktadır. BDTİM bünyesinde gözlem alanımız içindeki depremler gözlenerek 5.5 ve üzeri büyüklüklerdeki depremler için Karar Destek Sistemi devreye sokulmakta ve gerekli seviyede tsunami uyarı mesajı oluşturulmaktadır. Bu mesajlar kurumumuzdan bilgi almak üzere üye olan ülkelerdeki kuruluşlara ve ülkemizde AFAD ve sistemimize kayıt olmuş bazı yerel yönetimlere iletilmektedir. Gözlem alanımızda meydana gelen bir deprem sonrası Karar Destek Sistemi uyarınca tsunami potansiyeli olduğuna karar verilmişse, merkezimize üye olan ülkelere ve ulusal kurumlara tsunami uyarı mesajları gönderilerek tsunamiden etkileneceği düşünülen kıyılardaki Tsunami Tahmin Noktalarına ilk dalganın tahmini varış zamanı liste halinde iletilmektedir. Bu noktaların konumları ICG/NEAMTWS üye ülkeleri tarafından belirlenmekte ve IOC Sekretaryası’na bildirilmektedir. Bunun yapılmadığı hallerde Enstitümüz tarafından belirlenen tahmin noktaları kullanılmaktadır. Tsunami uyarı mesajları gönderildikten sonra, deprem kaynağına en yakın mareograflardaki deniz seviyesi ölçümleri takip edilir. Ölçülen su seviyeleri Karar Destek Sistemi’ndeki sınır

    değerlerle karşılaştırılarak bir sonraki uyarı seviyesine karar verilir ve mesaj metni buna bağlı olarak düzenlenir.


    image

    BDTİM Tsunami Gözlem Alanı. Yeşil dikdörtgen içerisindeki alan deprem gözlemlerinin yapıldığı alanı, kodlanmış kıyı bölgeleri ise tsunami tahmini varış zamanı ve uyarı seviyesinin hesaplandığı Tsunami Tahmin Noktalarını göstermektedir.

     

     

    Karar Destek Matrisi

    Mesajlar deprem parametreleri ve sonrasında deniz seviyesi gözlemleri dikkate alınarak gönderilmektedir. İlgili karar akış diyagramı ve karar matrisi aşağıda sunulmuştur.

     

    image                                           image

    Tehlike Geçti Mesajı

    İptal Mesajı

    Karar Destek Matrisi

    Evet!

    KRDAE Tsunami Mesajı Karar Akış Diyagramı                     KRDAE Tsunami Mesajı Karar ve Karar Destek Matrisleri



    image                       image

    KRDAE Ulusal ve Bölgesel Sismik Ağı                          KRDAE Tsunami Hizmet Sağlayıcı Deniz Seviyesi Gözlem Ağı


    image


    KRDAE (Aday) Tsunami Hizmet Sağlayıcı görevi kapsamında 2012 yılından bugüne değin tsunami mesajı gönderilen depremlerin coğrafi konumları, büyüklükleri ve uyarı seviyelerini gösteren harita.


  3. ICG/NEAMTWS HABERLEŞME TESTLERİ VE TSUNAMİ TATBİKATLARI


    1. Haberleşme Testleri


      Tsunami Gözlem Sağlayıcıları, Ulusal Tsunami Uyarı Merkezleri ve Tsunami Uyarısı Odak Noktaları operasyonel hazırlık seviyelerini en üst seviyede tutabilmek için düzenli olarak haberleşme testleri ve tsunami tatbikatları düzenlemek ya da düzenlenen testlere ve tatbikatlara katılmak zorundadır. ICG/NEAMTWS bünyesinde bu kapsamda ilk çalışmalara 2010 yılında başlanmış, sadece e-posta ve fax iletişim sistemlerinin kullanıldığı bu ilk denemelerden sonra 2011 yılında KRDAE’nin önderliğinde Kuzeydoğu Akdeniz ve Bağlantılı Denizler bölgesinden 31 ülkeden 139 son kullanıcının katıldığı ilk Genişletilmiş Tsunami Haberleşme Tatbikatı başarı ile gerçekleştirilmiş olup benzer tatbikatlar 2011 yılından beri farklı Tsunami Hizmet Sağlayıcıların önderliğinde gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda bu tatbikatların yerini Tsunami Hizmet Sağlayıcıların aboneleri ile aylık olarak yaptığı haberleşme tatbikatları almıştır. 30 Ekim 2020 Doğu Ege (Sisam) depreminin ardından tsunami uyarılarına ilişkin AFAD ile imzalanmış olan haberleşme protokolü kapsamında kurulumu gerçekleştirilen doğrudan telefon hattı da bu kapsamda düzenli olarak test edilmektedir.


      image image image

      Birinci (sol), ikinci (orta) ve üçüncü (sağ) Tsunami Haberleşme Tatbikatlarına katılım sağlayan ülkeler.

       

       

    2. Tsunami Tatbikatları NEAMWave12 Tsunami Tatbikatı

      image                   image

      NEAMWave12 tatbikatında KRDAE’nin senaryosunu uyguladığı 1303 Girit Depremi’ne (Mw 8.4) ait tsunami modellemesi (sol) ve tatbikat anından bir görüntü (sağ).


      Kuzey-Doğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantılı Denizler (NEAM) için Tsunami Erken Uyarı ve Zararları Hafifletme Sistemi Hükümetlerarası Eşgüdüm Grubu (ICG/NEAMTWS) çalışmaları kapsamında ilk tsunami tatbikatı “NEAMWave12” 27-28 Kasım 2012 tarihlerinde gerçekleştirilmiştir. Tsunami tatbikatlarında amaç, Tsunami Hizmet Sağlayıcıları ile mesaj alıcıları arasındaki iletişim kanallarının ve katılımcı ülkelerin afet ve acil durum yönetiminden sorumlu kurumlarının olası bir tsunami uyarısı ve afetine yönelik hazırlıklarının test edilmesidir. Tatbikatta IPMA (Portekiz) ve NOA (Yunanistan) 27 Kasım, CENALT (Fransa) ve KRDAE 28 Kasım tarihlerinde farklı zaman dilimlerinde daha önceden ilgili çalışmaları tamamlanmış tsunami senaryoları uyarınca Tsunami Uyarı ve Bilgilendirme mesajları göndermiş; tatbikata katılan NEAMTWS üyesi ülkeler de alınan bu mesajlar uyarınca Ulusal Eylem Planları uyarınca tatbikata katılım sağlamışlardır. KRDAE, tatbikatla ilgili ulusal çalışmaları AFAD ile eşgüdüm içerisinde gerçekleştirmiş olup, tatbikattan sorumlu UNESCO görev takımı eş başkanlığı yine KRDAE tarafından yürütmüştür. Tatbikata NEAMTWS üyesi 39 ülkeden 18’i katılmış olup, KRDAE’nin tatbikat senaryosu Girit adası açıklarında meydana geldiği varsayılan 8.4 büyüklüğünde bir deprem sonrasında oluşabilecek tsunamiye göre kurgulanmıştır.


      NEAMWave14 Tsunami Tatbikatı


      NEAMTWS çatısı altında ikinci tsunami tatbikatı 28-30 Ekim 2014 tarihlerinde gerçekleştirilmiş, bu tatbikatta KRDAE bir ilk olarak Karadeniz’de bir tsunami senaryosu için mesaj gönderici olarak yer almış ve bu sayede Kuzeydoğu Akdeniz ve Bağlantılı Denizler bölgesinde yer alan tüm denizlerde bir tsunami tatbikatının gerçekleştirilmiş olmasını sağlamıştır.


      image image image

      NEAMWave14 tatbikatında KRDAE senaryosuna ait bölge etki alanı (sol), tsunami varış zamanı (orta) ve tsunami tahmin noktası etki seviyesi (sağ) haritaları.


      NEAMWave17 Tsunami Tatbikatı

      NEAMWave17 Tsunami Tatbikatı Dünya Tsunami Farkındalık Günü olan 5 Kasım’a yakın bir tarih aralığında, 31 Ekim – 3 Kasım tarihlerinde yapılmış olup, KRDAE senaryosu 1 Kasım 2017 tarihinde uygulanmıştır. KRDAE 1 Kasım

      2017’de Antakya/Samandağ fay zonunda 1872 depremini temel alarak Mw 7.4 büyüklüklü bir deprem senaryosu ile tatbikata katılım sağlamıştır. KRDAE’nin tatbikat senaryosunda tamamı ile karada ancak kıyıya yakın bir bölgede meydana gelen depremi takiben tsunami karar matrisi uyarınca uyarı mesajları gönderilmiş, sonrasında deprem nedeni le gerçekleşen bir denizaltı toprak kayması sonucu oluşan bir tsunami nedeni ile İskenderun mareografında ilk mesajda öngörülen uyarı seviyesinden daha yüksek bir seviyede tsunami gözlemlenmesi sonucunda uyarı mesajı revize edilmiş, ve daha sonra da gözlemlere devam edilerek tatbikat sonunda “tsunami tehlikesi geçmiştir” mesajı gönderilmiştir. NEAMWave17’de Antakya bölgesine odaklanarak halihazırda insani ve askeri bir krizin vuku bulduğu bir bölgede meydana gelebilecek eşzamanlı iki ayrı doğal afetin ve tetikleyebileceği teknolojik afet/afetlerin (BOTAŞ Hatay Doğalgaz/İskenderun Petrol Boru Hattında hasar ve yangın, BOTAŞ İskenderun Limanında tsunami nedeni ile tanker bağlantısında kopma neticesinde deniz kirliliği vs.) etkilerinin karar vericiler tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlamak ve bu sayede bölgede faaliyet gösteren AFAD ve TSK gibi kurumlarımızın yanı sıra Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve Avrupa Birliği – Afet Acil Durum Koordinasyon Merkezi (EC-ERCC) gibi kurumların da dikkatlerinin çekilebileceği değerlendirilmiştir.

      image    image

      NEAMWave17 tatbikatında KRDAE senaryosuna ait deprem etki alanı (sol) ve tsunami varış zamanı (sağ) haritaları.

      NEAMWave21 Tsunami Tatbikatı


      ICG/NEAMTWS’in 4. Tsunami tatbikatı olan NEAMWave21, 11 Mart 2011 Tohoku deprem- tsunamisinin 10. yılına denk gelen hafta içerisinde, 8-10 Mart 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. NEAMWave17 tatbikatı hedeflerinin pekişmesi amaçlanarak kurgulan bu tatbikatta Enstitümüz, Atina Ulusal Rasathanesi (NOA) ile eşgüdüm içerisinde kurgulanan Doğu Akdeniz’de Kıbrıs adası açıklarında Mw 7.7 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinden Tsunami Hizmet Sağlayıcı olarak 8 Mart 2021 tarihinde 4 saatlik bir zaman diliminde yedi ayrı mesajı ulusal ve uluslararası tüm paydaşlarına iletmiştir.


      image    image

      NEAMWave21 tatbikatında KRDAE-NOA senaryosuna ait deprem etki alanı haritası (sol) ve modelleme sonucu elde edilen deniz seviyesi değişimleri (sağ).


      image   image   image

      NEAMWave21 tatbikatında KRDAE tarafından yayımlanan e-posta uyarı mesajlarında ek olarak gönderilen etki alanı (sol), tsunami varış zamanı (orta) ve tsunami tahmin noktası etki seviyesi (sağ) haritaları.

  4. TSUNAMİ FARKINDALIK VE EĞİTİM ÇALIŞMALARI


    KRDAE, BDTİM ve Afete Hazırlık Laboratuvarı (AHL, http://www.koeri.boun.edu.tr/aheb/) çatısı altında tsunami afetine yönelik de eğitim ve farkındalık çalışmaları yürütmektedir. BDTİM’i ziyaret eden okullara merkezimiz tarafından yapılan çalışmalar hakkında kapsamlı bilgilendirmeler yapılmaktadır. Topluma odaklı afet hazırlığı ile ilgili halk eğitimi çalışmalarına katkıda bulunmak üzere yüksek kalitede müfredat ve materyal geliştirilmesini destekleyen, AHL, bu konuda bilim adamları, akademisyenler ve teknik uzmanlar ile, afet risklerini azaltmak için bu bilgilere ihtiyacı olan halk arasında bir köprü oluşturulması için çaba harcamaktadır. AHL, bu bağlamda afet riskinin azaltılması ve afete hazırlık için müfredat ve eğitim materyalleri geliştirmekte, eğitmen eğitimleri organize etmekte ve gerçekleştirmekte ve bu konudaki araştırma çalışmalarına katılmaktadır. Bu çalışmalar kapsamında KRDAE, Kuzeydoğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantı Denizler Tsunami Bilgi Merkezi (NEAMTIC) çalışmalarına katkı vermiş, bu bağlamda NEAMTIC tarafından üretilmiş olan eğitim posteri, oteller için tahliye bilgilendirmesi ve diğer bilgi materyalleri dilimize kazandırılmıştır.

    KRDAE, aynı zamanda Japon Kalkınma ve İşbirliği Ajansı desteği ile 2013-2018 yılları arasında gerçekleştirilmiş olan Marmara Bölgesinde Deprem ve Tsunami Zararlarının Azaltılması ve Afet Eğitimi (MarDim) Projesinde asıl araştırmacı (Principal Investigator) olarak yer almıştır. Proje kapsamında yapılan çalışmaların sonucunda bir “Tsunami Bilgilendirme El Kitabı” üretilmiştir. Söz konusu kitaba aşağıdaki bağlantıdan erişim sağlanabilir: http://www.koeri.boun.edu.tr/aheb/pdf_dokumanlar/Tsunami_kitap.pdf


    Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu’nun Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı uyarınca 31 Ağustos 2016 tarih ve 2640 numaralı genelgesi uyarınca “5 Kasım 2016 Dünya Tsunami Farkındalık Günü” ulusal etkinlikleri kapsamında Enstitümüz tarafından 2016 yılından itibaren her yıl düzenli olarak etkinlikler düzenlenmektedir. Bu bağlamda 2016 yılında KRDAE’nin Bölgesel bir Tsunami Hizmet Merkezi olarak Akreditasyon Süreci, bu bağlamda KRDAE’de gerçekleştirilen güncel tsunami çalışmaları, UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu Tsunami Programı gibi konuların yanı sıra T.C. Kalkınma Bakanlığı ile Japon Kalkınma ve İşbirliği Ajansı desteği ile yürütülmüş olan Marmara Bölgesinde Deprem ve Tsunami Zararlarının Azaltılması ve Afet Eğitimi Projesi (MarDim) projesinde tsunami alanında gerçekleştirilen çalışmalar ve ajansın afet risk azaltma çalışmalarına katkıları konularında bilgilendirmeler yapılmıştır. 2017 yılında düzenlene basın toplantısında ise yukarıda belirtilen Tsunami Bilgilendirme El Kitabı’nın tanıtımı yapılmış, 2018 yılındaki toplantıda ise 2015-2030 Sendai Afet Risk Azaltımı Çerçevesi kapsamında tsunami afetine ilişkin ekonomik kayıplar ele alınmıştır. 2019 yılında ise Bodrum’da Muğla İl AFAD Müdürlüğü’nün koordinasyonu, Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediye Başkanlığı, KRDAE, ODTÜ ve diğer ilgili kurum ve kuruluşların katılımı ile Bodrum Kaymakamlığı’nda bir masa başı tsunami tatbikatı gerçekleştirilmiştir.


    Bunun yanı sıra KRDAE 150. Yıl etkinlikleri kapsamında 29 Mart 2018 tarihinde Üsküdar Belediyesi Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde, 19 Temmuz 2018 tarihinde Yakacık Bayram Demirkol Parkı’nda, 12 Aralık 2019 tarihinde Sarıyer Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde Boğaziçi Üniversitesi Kültür ve Sanat Komisyonu’nun, sosyal, beşerî ve fen bilimlerini kapsayan “Açık Ders” adı altında düzenlediği seminerler kapsamında “Tsunami’ye Hazır Mıyız?” başlıklı Açık Dersler verilmiştir. Program kapsamında son Açık Ders 8 Aralık 2020 tarihinde çevrim içi olarak düzenlenmiştir.


    image image


    Dünya Tsunami Farkındalık Günü etkinliklerine ait bazı görseller.


    image image image


    NEAMTIC kapsamında üretilen ve dilimize kazandırılan tsunami bilgi posteri (sol). Otel konukları için tsunami bilgi rehberi (orta). AHL’de verilen deprem ve afet eğitimlerine ait bir görsel (sağ).


  5. YEREL TSUNAMİ FARKINDALIK, ERKEN UYARI VE ZARAR AZALTIMI ÇALIŞMALARI

    Kıyı bölgelerinde yaklaşık 30-40 cm tsunamiye ve bazı noktalarda 1.9m en yüksek tırmanma yüksekliğine neden olan Mw 6.6 büyüklüğündeki 20 Temmuz 2017 Bodrum-Kos depremi, NEAMTWS kapsamında özellikle Doğu Akdeniz’de yakın alan tsunami erken uyarı çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlatmış bulunmaktadır. Modelleme çalışmaları, deprem büyüklüğünün Bodrum- Kos için oldukça gerçekçi bir senaryo olarak kabul edilmesi gereken Mw 6.8 olması halinde dalga yüksekliğinin iki katı olabileceğini göstermektedir. Bunun yanı sıra, deprem ve tsunaminin turistik anlamda bölgenin oldukça faal olduğu bir dönemde gündüz vakitlerinde olmuş olması halinde can kayıplarının da yaşanabileceği söylenebilir. Avrupa Komisyonu’nun Birleşik Araştırmalar Merkezi üzerinden gerçekleştirdiği bir çağrı ile KRDAE, ODTÜ ve yerel paydaşlar ile iş birliği içerisinde 2019 yılında Bodrum’da prototip bir yakın alan tsunami uyarı sistemi, tsunami farkındalık ve hazırlık çalışmalarını içeren “Last Mile” projesi hayat geçirilmiştir. Bu çok paydaşlı ve katılımcı projede yerel bir deprem gözlem ve prototip tsunami erken uyarı sistemi kurulmuş, yüksek çözünürlüklü su baskın haritaları ve tsunami tahliye haritaları üretilmiş, çeşitli seminer ve çalıştayların yanı sıra 5 Kasım 2019 Dünya Tsunami Farkındalık Gününde bir masa başı tsunami tatbikatı gerçekleştirilmiştir. Tatbikatın amacı tsunami afetine hazırlık anlamında bugüne kadar yapılan çalışmaların değerlendirilmesi, mevcut yeterliliklerin ve eksikliklerin ortaya çıkarılması ve belirlenen eksikliklerin giderilmesine yönelik bir eylem planı ortaya konulması olarak özetlenebilir. 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen Mw 6.9 Doğu Ege (Sisam) depremi, benzer çalışmaların Ege ve Akdeniz kıyılarımızda tsunami etkisi beklenebilecek tüm bölgelerde gerçekleştirilmesi gereğini bir kez daha ortaya koymuştur.


    image image image image


    Bodrum’da gerçekleştirilen yerel tsunami farkındalık ve zarar azaltımı çalışmalarına dair görseller.

  6. SIKÇA SORULAN SORULAR


Tsunami riski yaratan depremlerin özelliği nedir?


Tsunami japonca kökenli bir kelime olup Türkçe’ye liman dalgası olarak çevrilebilir. Tsunami denince başta deprem olmak üzere, yanardağ patlaması, heyelan gibi doğal olaylar sonucu büyük denizlerde meydana gelen dalgaları anlıyoruz. Depremler özelinde ele alacak olursak, depremin deniz tabanında düşey ve yatay yöne yol açtığı yer değiştirmeleri tsunami riski yaratan depremlerin ortak özelliği olarak kabul etmemiz gerekir. Deniz tabanının doğal afetler sonucu ani olarak şekil değiştirmesi ile üzerindeki su kütlesinde dikey hareket oluşur. Bu yer değiştirmeler deniz yüzeyinde de birbirinden uzak ve çok hızlı dalga serileri olarak görülür. Açık denizde dalgalar çok hızlı yayıldığı, birbirinden çok uzak ve yükseklikleri az olduğu için aletsel ölçümler haricinde fark edilemezler. Deniz suyu ne kadar derinse dalgalar da o kadar hızlı hareket ederler. Örneğin Pasifik Okyanusu’nun ortasında ortalama derinlik 4000 metredir ve bu derinlikte tsunamiler 720 km/saat hızla yayılırlar. Bu hız yaklaşık olarak bir jet uçağının hızına karşılık gelir. İki dalga arasındaki mesafe 200 km’yi bulabilir. Dalga yüksekliği ise sadece 10-50 cm civarındadır. Dalgalar kıyıya yaklaştıklarında yavaşlar ancak buna karşılık yükseklikleri metrelerce artabilir. Bu sebeple tsunami dalgaları limanlar, plajlar ve nehir ağızlarında çok daha etkili olurlar. Bu gibi bölgelerde dalgalar yıkıcı güçtedir, hızı yüksektir ve tekrarlı karaktere sahiptir. Kıyıya ilk varan dalga her zaman en yüksek dalga olmayabilir.


Türkiye kıyılarında geçmişte nerelerde tsunami yaşanmış?


Her ne kadar tsunami Türkiye için Endonezya ve Japonya’da olduğu kadar büyük bir tehlike oluşturmasa da, özellikle Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Marmara Denizi’nde geçmişte tsunamilerin görüldüğü bilinmekte ve gelecekte de tsunamilerin meydana gelmesi mümkün görünmektedir. Tarihsel çalışmalar, 8400 km’den fazla kıyı şeridine sahip ülkemizde son 3000 yıl içinde 100’den fazla tsunami meydana geldiğini göstermektedir. Depremler tarafından tetiklenen toprak kaymalarının da tsunamilere yol açabildiği unutulmamalıdır. Tarihsel veri anlamında en fazla bilgimiz olan tsunamiler; 1509 ve 1894 tarihli İstanbul, 1598 tarihli Amasya, 1963 tarihli Doğu Marmara, 1939 Erzincan, 1968 Bartın depremleridir. Doğu Akdeniz’de Girit adasının batısında 365 yılında ve doğusunda 1303 yıllarında meydana gelen büyük depremler de tsunamiye yol açmış, etkileri İskenderiye’ye kadar uzanmıştır. Aynı zamanda M.Ö. 16. yy’da gerçekleştiği kabul edilen Ege Denizi’nde Santorini volkanının patlaması nedeni ile oluşan kaldera çökmesi tsunamiye yol açmış, oluşan dalgalar tüm Doğu Akdeniz’de etkisini hissettirmiştir. Karadeniz bölgemizde 1598 tarihli Amasya depreminin şiddeti 8, tsunami yüksekliği 1m olarak tahmin edilmektedir. Tarihsel araştırmalar su baskınının kıyıdan 1 km’lik içeride bir alana kadar etkili olduğunu göstermektedir. 1939 Erzincan depreminde Fatsa, Ünye ve Giresun’da 20-100 metre seviyelerinde deniz çekilmeleri gözlemlenmiş, depremin tetiklemiş olduğu heyelan sonrasında oluşan tsunami dalgaları Karadeniz’in kuzey kıyılarında Sovyetler Birliği’ne ait deniz seviyesi ölçüm cihazları tarafından kaydedilmiştir. Yapılan çalışmalar 1968 Bartın depreminin yol açtığı tsunaminin 15 dakika arayla 100 metre ve 60 metrelik su baskınına neden olduğunu ve yerel tsunami yüksekliğinin 3m olduğunu göstermektedir. Son 4100 yıl boyunca, Marmara Denizi’nde 300’den fazla yıkıcı deprem meydana gelmiştir. Bunlardan 40 tanesi tsunami yaratmıştır. Yaklaşık 8 büyüklüğündeki 1509 İstanbul depremi Bolu’dan Edirne’ye kadar hissedilmiş ve hasara yol açmıştır. 6 m’yi geçen dalgaların Yenikapı’da surları aştığı tarihsel belgelerden anlaşılmaktadır. 10 Temmuz 1894 tarihli İstanbul depremi sadece Anadolu’da değil, Bükreş ve Girit’te dahi hissedilmiştir. Deniz seviyesi önce alçalmış, daha sonra kuvvetli dalgalar İstanbul kıyılarını vurmuştur. Tsunami dalgasının yaklaşık 6 m olduğu gözlenmiştir. 18 Eylül 1963 tarihli Doğu Marmara depremi (Ms=6.3) sonrasında Mudanya kıyılarında tsunami izleri gözlemlenmiştir. 17 Ağustos 1999 İzmit Depreminin de tetiklemiş olduğu bir heyelan neticesinde tsunami Tütünçiftlik ve Hereke dolaylarında 2.6 m, Değirmendere’de de 2.9 metreye ulaşmıştır. Marmara Denizi için gerçekleştirilen çeşitli modelleme çalışmaları ilk tsunaminin deprem oluş zamanından sonra 10 dakika içinde, maksimum tsunaminin de yaklaşık 60-90 dakika arasında kıyılara varacağını göstermektedir. Yine aynı çalışmalar doğrultusunda özellikle Adalar başta olmak üzere Doğu Marmara’nın daha yüksek tsunamiye maruz kalacağını göstermektedir. Ege denizinin

depremsellik bakımından en aktif kısmı İzmir Körfezi, Karaburun yarımadası ve Sakız adasıdır. MÖ 496 ve MS 1949 yılları arasında 20 adet orta ölçekte deprem meydana gelmiş, bunlardan 1389, 1856, 1866, 1881 ve 1949 tarihli olanlar tsunami oluşturmuşlardır. 21 Temmuz 365 tarihinde batı Girit’de meydana gelen deprem ve tsunami Doğu Akdeniz’i önemli ölçüde etkilemiştir. Bu depremin Akdeniz’de meydana gelen en büyük deprem olduğu düşünülmektedir. İskenderiye’de tsunami dalgasının kıyıdan oldukça içerilere ulaşmış olduğu, hatta bazı teknelerin evlerin çatılarına yerleştiği ve yaklaşık 5000 kişinin boğulmuş olduğunu tarihsel çalışmalar ortaya koymaktadır. Girit’te yapılan çalışmalar tsunami yüksekliğininin 6m olduğunu göstermiştir. 1303 yılında Girit’in doğusunda meydana gelen büyük deprem ve oluşturduğu tsunami etkisini Doğu Akdeniz’de hissettirmiş, yine İskenderiye’de binlerce kişi tsunami nedeniyle yaşamını kaybetmiştir.


Türkiye’de tsunami olasılığı en yüksek yerler nereler?


Doğu Akdeniz'in sismolojik aktivitesini, tarihsel verileri ve bugüne değin gerçekleştirilen tsunami modelleme çalışmalarını dikkate alırsak Edremit-Kaş arasında kalan bölgede tsunami olasılığının diğer kıyı bölgelerimize kıyasla daha yüksek olduğunu vurgulayabiliriz. Ancak bunu ifade ederken bu yanıt özelinde hem “olasılık” kelimesini çok genel anlamda kullandığımızı ve yüksek tehlikenin her zaman yüksek riske karşılık gelmediğini de aklımızda tutmamız gerekir. Bunu biraz daha açıklamak gerekirse, Tsunami tehlikesi, bir depremin ya da tsunami oluşturabilecek herhangi bir doğa olayının meydana gelmesi ile ilgili potansiyeli tanımlar; dolayısıyla tehlike azaltılamaz ya da indirgenemez; bir diğer deyişle doğa olayının önüne geçmek mümkün değildir. Tsunami riski ise, tehlikenin gerçekleşmesi, yani tsunaminin meydana gelmesi durumunda meydana gelebilecek potansiyel ekonomik ve sosyal kayıplar olarak ifade edilebilir; dolayısıyla risk azaltılabilir; örneğin bir tsunami uyarısı anında ne yapılması gerektiğini biliyor olmak da bir risk azaltımıdır. Başka bir örnek vermek gerekirse, meydana gelebilecek 1 m dalga yüksekliğinde bir tsunaminin dik yamaçlı bir kıyıda olası etkileri ile bir kumsalda ya da yat limanında yaratacağı etkiler çok farklı olacaktır. Tehlike analizleri, risk analizlerinin temelini oluşturur, ancak risk analizlerinde hasar görebilirlik unsuru da dikkate alınır, bunun yapılabilmesi için de çalışma bölgesi ile ilgili çok ayrıntılı verilere ihtiyaç vardır (yüksek çözünürlüklü topoğrafya ve batimetre verileri, bina köşe koordinat ve yükseklik bilgilerini içeren bina envanterleri gibi.) KRDAE olarak biz pilot bölgelerde bu çalışmaları başlatmış bulunuyoruz.


Tsunamiye hazırlanmak mümkün mü? İstanbul Boğazı gibi yoğun yerleşim olan yerlerde, liman, marina, balıkçı barınaklarında yapılabilecek düzenlemeler var mı?


Bu soruyu biraz daha genelleştirebiliriz: “Bir doğal afete hazırlanmak mümkün mü?” Burada verilebilecek tek yanıt: “Evet, mümkündür!” Bu bağlamda ilk yapılması gereken şey, doğal afetler konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve farkındalık sağlanmasıdır. Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün uzun yıllardır Afete Hazırlık Laboratuvarı (AHL) çatısı altında deprem odaklı yürütmekte olduğu faaliyetlere son dönemde tsunami bileşenin eklenmiş olması buna örnek olarak verilebilir. Öte yandan, söz konusu düzenlemelerin yapılabilmesi için karar mercilerinin hareket geçmesi gerekmektedir. Şimdilik halihazırda bu tür çalışmaların altyapısının hazırlanmakta olduğunu vurgulamakla yetinebiliriz; ancak ülkemizde özellikle son on yılda yapılan çalışmalar neticesinde bu konuda çok önemli aşamalar kaydedilmiş olduğunu da söyleyebiliriz.


Tsunami erken uyarı mesajı ne kadar süre kala yollanabiliyor?


Deprem sonucunda oluşan tsunamiler, erken uyarı sistemlerinin, liman koruma sistemlerinin ve tsunami modelleme çalışmalarının önemini ortaya koymuş bulmaktadır. 1946 yılında meydana gelen tsunami saatler öncesinden bilinmesine rağmen erken uyarı sisteminin olmaması nedeniyle Hawai’de çok sayıda can kaybı ve sahil yapılaşmasının yıkımıyla sonuçlanmış ve bu durum 1948 yılında Hawai’de Pasifik Erken Uyarı Merkezinin kurulmasına neden olmuştur. Daha sonra özellikle 1960 ve 1964 tsunamilerinden sonra Pasifik

Tsunami Erken Uyarı Merkezi diğer ulusal uyarı sistemleriyle birleştirilmiştir. 2004 Sumatra afetinden sonra diğer denizleri de kapsayacak şekilde arttırılan tsunami izleme ağı, bugün Pasifik, Hint Okyanusu, Karayipler olarak geliştirilmiş ve son olarak da 2005 yılından itibaren bu sisteme Kuzey Atlantik, Akdeniz ve bağlı denizleri kapsayacak uyarı merkezleri kurulma çalışmaları sürdürülmektedir. İşte Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu Çatısı altında Kuzey-Doğu Atlantik, Akdeniz ve Bağlantılı Denizler için Tsunami Uyarı ve Zararlarını Azaltma Sistemi Hükümetler arası Eşgüdüm Grubu (ICG/NEAMTWS) bünyesinde 2005 yılından beri çalışmalar yapmakta, 2012 Temmuz ayında başladığı Doğu Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz için bölgesel nitelikli tsunami uyarı merkezi (Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi) hizmetine 2016 Eylül ayından başlayarak UNESCO Hükümetlerarası Oşinografi Komisyonu tarafından akredite olmuş bir merkez olarak devam etmekte, bölge ülkelerine ve sistemimize kayıt olmuş olan kurumlara tsunami bilgi ve uyarı mesajları göndermektedir. Enstitümüzün coğrafi ilgi alanında denizlerdeki deprem kuşaklarının kıyı bölgelerine yakınlığından dolayı tsunami uyarısı için gereken etkin zaman aralığı çok sınırlıdır. KRDAE bünyesinde kurulmuş olan Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi, bir depremin tespit edilmesinden sonra 7 ile 15 dakika arasında tsunami uyarı ya da bilgi mesajı gönderimi yapmaktadır. Depremin büyüklüğünün dolayısıyla tsunami uyarı seviyesinin doğru olarak belirlenmesi için gereken zaman dikkate alındığında, halihazırda bu süreyi 7 dakikadan daha aşağıya çekmek mümkün değildir.


Uyarı mesajı geldiğinde yapılması gerekenler nelerdir?


Merkezimiz tarafından gönderilen uyarı mesajları afet-acil durum yönetiminden sorumlu kişi ve kurumlara gitmektedir. Bu kurumların yapmış olduğu değerlendirmeler ışığında kamuoyuna bir bilgilendirme yapılması söz konusu olursa, ya da bir diğer deyişle merkezimiz tarafından iletilen uyarı mesajının olası etki alanı içinde bulunan kıyı bölgelerinde yaşayan halkımıza iletilmesi halinde, ya da deniz kenarındaysanız bir deprem hissettiğinizde en kısa zamanda çevrenizde bulunan en yüksek yere (tepe, bulunduğunuz bölgede deprem hasarı söz konusu değilse çok katlı betonarme bir bina gibi) gitmeniz, denizde veya teknedeyseniz daha derine, açık denize doğru gitmeniz gerekir. Kesinlikle yapılmaması gerekenler ise dalgaları görmek için limana ya da sahile doğru gitmek, nehir ve dere kenarlarına yaklaşmak olarak söylenebilir. Bunun haricinde yüzme biliyor olmanız güvende oluğunuz anlamına gelmez. Alçak dalgalar bile öldürücü olabilir. 50 cm yüksekliğindeki (bir yetişkinin diz yüksekliği) hızlı bir dalga bir insanı devirip sürükleme gücüne sahiptir.


Marmara’da tsunami tehlikesi hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?


Yukarıda da belirttiğimiz üzere tarihsel veriler, deprem ve tsunami katalogları incelendiğinde Marmara Denizinde depremler ve bunların tetiklediği deniz tabanı heyelanları neticesinde tsunamilerin meydana geldiği gözlenmektedir. Yaklaşık 8 büyüklüğündeki 1509 İstanbul depremi Bolu’dan Edirne’ye kadar hissedilmiş ve hasara yol açmıştır. Bu depremde 6 m’yi geçen dalgalar Yenikapı’da surları aşmıştır. 22 Mayıs 1766 depreminde Gemlik Körfezi ve Boğaziçi’nde tsunami dalgaları gözlemlenmiştir. 10 Temmuz 1894 tarihli İstanbul depreminde deniz seviyesi önce alçalmış, daha sonra kuvvetli dalgalar İstanbul kıyılarını vurmuştur. Tsunami dalgasının yaklaşık 6 m olduğu düşünülmektedir. 1912 tarihli Şarköy-Mürefte depreminde Gelibolu kıyılarında tsunami kaynaklı su baskını gözlemlenmiştir. 18 Eylül 1963 tarihli Doğu Marmara depremi (Ms=6.3) sonrasında Mudanya kıyılarında tsunami izleri gözlemlenmiştir (deniz kabukları vs.). 17 Ağustos 1999 İzmit Depreminin de depremin tetiklemiş olduğu bir heyelan neticesinde tsunami oluşturduğunu yapılan araştırmalar göstermiştir. Tütünçiftlik ve Hereke dolaylarında 2.6 m, Değirmendere’de de 2.9 metreye varan tsunami bilgileri edinilmiştir. Marmara Denizi için gerçekleştirilen çeşitli modelleme çalışmaları özellikle Adalar başta olmak üzere Doğu Marmara’nın daha yüksek tsunamiye maruz kalacağını göstermektedir. Enstitümüzde Marmara Bölgesi için gerçekleştirilen farklı deprem senaryolarının neden olabileceği tsunami tehlike analizi çalışmalarında, Marmara genelinde sadece deprem kaynaklı beklenen tsunami dalga yüksekliklerinin 2.2 m’yi aşmayacağı sonucu elde edilmiştir. Bununla beraber tarihsel kayıtlar ve modelleme çalışmaları, Marmara bölgesinde depremler tarafından tetiklenen denizaltı heyelanlarının daha büyük genlikli

yerel tsunamilere neden olabileceğini ortaya koymaktadır. Bu heyelanların oluşma ve etki alanlarını deterministik olarak belirlemek mümkün olsa da bu konuda güvenilir bir olasılıksal değerlendirme yapmak pek mümkün değildir.


Marmara’da tsunami erken uyarısı anlamında neler yapılabilir?


Marmara’da tsunami tehlikesinin temel karakteristik özelliklerini belirlemek amacı ile Enstitümüz tarafından fay modelleri esas alınarak 30 farklı deprem kaynaklı tsunami modellenmiştir. Yapılan bu çalışma sonucunda elde edilen sonuçlar, Marmara’da sadece deprem kaynaklı tsunamilerde dalga yüksekliğinin birkaç noktada maksimum 2m civarında ve genel dağılımda dalga yüksekliklerinin 1m’den az olduğunu; ilk dalga varış zamanları genelde 15 dakikadan az olmakla beraber maksimum yükseklikteki dalganın varış zamanının Yalova ve Adalar’ın güney sahillerinde 5 dakikadan az, İstanbul’un geri kalan sahillerinde 5-30 dk arası ve güney Marmara sahillerinde 30 dakikadan fazla olduğunu göstermiştir. Oysa tarihsel kayıtlar ve ilgili çalışmalar yukarıda sonuçları sunulan sadece deprem kaynaklı tsunami modellemeleri ile karşılaştırıldığında, 1509, 1766, 1894, 1912 ve 1999 depremlerinde bahsi geçen modelleme çalışmalarında elde edilen dalga yüksekliklerinden çok daha fazla dalga yüksekliklerinin yerel olarak gözlemlendiğini görülmektedir. Gerek bu yerellik, gerekse dalga yüksekliklilerindeki bu önemli farklılık, geçmişte Marmara’da gözlemlenmiş olan tsunamilerin salt deprem kaynaklı değil, ancak deprem tarafından tetiklenmiş olan deniz tabanı heyelanları olduğunu ortaya koymaktadır, ki özellikle 1999 depremi için bu savı doğrulayan bilimsel çalışmalar mevcuttur. Bu nedenle Marmara denizi için işlevsel bir tsunami erken uyarı sisteminin yakın alan tsunami tehlikesi odaklı olarak deprem erken uyarı sistemine ve dolayısıyla kuvvetli yer hareketine entegre olarak tasarlanması gerektiği düşünülmektedir. Söz konusu sistemin uygulanabilirliği, diğer kıyı bölgelerimizdeki tüm yakın alan tsunami tehlikesine maruz kalması muhtemel Tsunami Tahmin Noktaları ve yakınlarındaki yerleşim alanlarımız için de değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmedeki temel amaç, bir deprem sonrası kıyı şeritlerinde toplanma eğilimi gösterecek olan yurttaşların tsunami tehlikesine karşı uyarılması ve en azından 1-3 saat gibi belirli bir süre sahil şeridinden uzak kalmalarının sağlanmasıdır.


Bu bağlamda kıyı bölgelerindeki yurttaşların tsunami olgusu ve tehlikesi hususundaki farkındalıklarının artması ve yaşanabilecek bir tsunami afetine hazırlıklı olabilmesi için İBB ya da AFAD ile iş birliği içerisinde, seçilecek bir bölgede bir pilot proje geliştirilmesinde fayda olduğu düşünülmektedir. Söz konusu pilot projenin geliştirilmesinin, Tsunami Erken Uyarısının KRDAE-BDTİM tarafından üretilmesi ve İBB ve/veya AFAD’a iletilmesinden, ya da yukarıda değinilen yakın alan odaklı sistem tarafından üretilecek tsunami uyarı mesajını takip eden ve insan yaşamının kurtarılmasına kadar olan zincir sistem sürecinin modellenmesi, eksiklerin belirlenmesi ve gereken iyileştirilmelerin yapılabilmesi için büyük önem taşıdığı değerlendirilmektedir. Yukarıda ayrıca değinilmiş bulunan “Last Mile-Bodrum” projesi bu gereksinim özelinde ülkemizde bir ilk olması nedeni ile ayrıca önemlidir. Ancak bir erken uyarı sistemi ne kadar iyi tasarlanmış ve uygulamaya konulmuş olursa olsun, burada kritik öğenin yurttaşların deprem-tsunami afeti ve gerektirdiği hazırlıklar anlamında farkındalık ve bilinçlendirilmelerinin sağlanması olduğu unutulmamalıdır.

KAYNAKLAR