Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun batı kesiminde, tektonomanyetik alan değişimleri izlenmektedir. Birçok araştırmada ortaya konulduğu gibi deprem oluşumuna bağlı olarak manyetik alanda bazı değişimlerin (anomali) veya olguların (öncül belirtiler) meydana geldiği bugün bilinen bir gerçektir. Bu değişimlerden bazıları depremle aynı anda, diğer bazıları da depremden önce gözlenebilmektedir. Şüphesiz, sözü edilen öncül belirtilerin manyetik alanda gözlenebilmesinin, yıkıcı ve çok hasar yapan depremlerin önceden belirlenmesi çalışmalarına büyük katkılar sağlayabileceği tartışılmaz bir gerçektir. Yerkabuğunu oluşturan kayaçların maruz kaldıkları basınç ve gerilmeler sonucu mıknatıslanmalarında bir değişikliğin olduğu, bu değişiklik sonucu meydana gelen alanın, yer yüzeyinde ölçülen yer manyetik alan değerine eklendiği bilinmektedir. Bu olgu, teorik ve deneysel olarak bir çok araştırmacı tarafından incelenmiştir. (örneğin, Rikitake, 1968; Nagata, 1970,1972; Stacey ve Johnston 1972; İspir ve diğerleri, 1976, Sumitomo, 1981; Işıkara ve diğerleri, 1982) Tektonomanyetik alanı belirleyebilmek için alanın büyüklüğünden dolayı öncelikle çok sağlıklı ve duyarlı ölçü alabilen manyetometrelerin kullanılması gerekir. Günümüz teknolojisi de bize bu olanağı sağlamıştır. Geliştirilen proton manyetometreleri ile en azından 0.1 nT duyarlılıkla ölçü yapılabilmektedir. Tektonomanyetik etkiyi belirlemeye yönelik arazi çalışmaları, mümkün olduğunca fay üzerine veya yakınına kurulan sürekli manyetik alan ölçüm istasyonları ile yapılmaktadır. Bu ölçümlerde manyetik alan bir veya birkaç yerde, zamanın fonksiyonu olarak sürekli olarak izlenmektedir. Bu tür ölçümlerden sağlıklı sonuçlar alabilmek için ölçümlerin alınacağı bölgenin,
- Sismik etkinliğinin yüksek olması,
- Ölçü noktalarının mümkün olduğu kadar aktif faylara yakın olması,
- Sürekli yapılacak manyetik alan ölçümlerinin, yapay olgulardan doğabilecek gürültülerden mümkün olabildiğince etkilenmeyecek kadar uzaklıkta alınması,
- Topoğrafik etkinin ölçümleri etkilenmeyecek büyüklükte olması gerekir.
Ayrıca, sürekli ölçü istasyonlarının yerlerinin iyi ve doğru sonuçlar verebilmesi için de fay izinin iyi belirlenerek ölçü noktalarının buna göre dağılımının sağlanması gerekir. Fay izi belirleme çalışmalarının sonuçları dikkate alınarak olası fayın kuzeyinde ve güneyinde olmak üzere 7 sürekli ölçü istasyon yeri seçilmiştir. 17 Ağustos 1999 depreminin yüzey kırığının Yalova’da sonlanması ve bölgedeki deprem etkinliği göz önünde bulundurularak, Gemlik ve Termal’de yermanyetik sürekli gözlem istasyonları 2000 yılı sonlarına doğru faaliyete geçirilmiştir. Böylece depremselliğinin yanı sıra tektonomanyetik değişimlerde izlenmeye başlanmıştır. Sürekli, ölçüm istasyonlarında yermanyetik alanın toplam bileşeni bir dakikalık örnekleme aralığı ile izlenmekte ve bu istasyonlardan İnikli (INK) baz istasyonu olarak kullanılmaktadır. Tektonomanyetik alan değişimlerini belirleyebilmek icin “Basit Farklar” yöntem kullanılmaktadır. Bu yöntem, sürekli bir istasyonda elde edilen verilerin baz istasyonuna göre birbirlerinden eş zamanlı farklarının alınması ilkesine dayanmaktadır (Rikitake, 1966). Her bir sürekli istasyon ve seçilmiş bulunan baz istasyon arasında Basit Farklar yöntemi uygulanarak sismik aktiviteye bağlı olarak manyetik alanda oluşabilecek değişimler gözlenmeye çalışılmıştır. INK istasyonu tektonomanyetik etkiyi belirliyebilmek amacı ile fay hattından uzakta bir noktaya kurulmuştur. Bu yöntem uygulanırken özellikle manyetik alanın en sakin olduğu zaman bölümü (gece yarısı) 22:00 ile 02:00 UT saatleri arasındaki veriler kullanılmıştır. İstasyon yerlerini görmek için lütfen buraya tıklayınız…….